Acemi Melek Yu Dante’nin korkunç romantik maceraları.

Do woon, Kimera avcısı olarak kullanılmış ve onlarca yıl boyunca aklını yitirmiş bir şekilde yaşamıştır.
Şeytan Kapısı’nda ölüme terk edildikten sonra insan formunda yeniden diriltilmiştir.
Kendisine insan olarak yaşama şansı verildiği için rahat bir insan hayatının tadını çıkarmaya çalışan ‘Cheon Do-woon’, iblis dünyasından yaratıklar ve geçmişinden insanların teker teker evinin önünde toplanıp yardım istemesiyle işleri biraz karışacaktır…

İnsanları ve canavarları birbirinden ayırt etmenin olanaksız olduğu bir dünyada “Gerçek Yağmacı” adında birisi ortaya çıkar! İnsanları parçalayan canavarların belirmesiyle birlikte, halk “Yağmacılar” ve “Sıradanlar” olarak ikiye ayrılır. 24 yaşındaki Lee Semin, ne kadar denerse denesin bir Yağmacı olamadığı için kendisini küçük bir odaya hapseder. Bir gün yanlışlıkla tuhaf bir internet sitesine girer. ｢ Hoş geldin, yeni üye. Burası Mistik Ağ. Boyutlar arası yüce varlıkları birleştiren bir topluluk. ｣ Ona gerçek dünyanın savaş becerilerini öğretirler. Kaosun ortasında, insanları ve canavarları ayırt etmenin olanaksız olduğu bir dünyada, “Gerçek Yağmacı” girişini yapmak üzeredir! “Sıkıyorsa gelin, sizi şerefsizler.”

Her işte azimli ve tutkulu bir öğrencilik hayatı geçiren üniversite birinci sınıf öğrencisi “Kim Da İn”; dersler, arkadaşlıklar ve kusursuz bir CV için her şeyin sorunsuz ilerlediği mükemmel bir kampüs hayatı düşler.
Ama işler düşündüğü gibi ilerlemez. Çünkü okula, kendisiyle aynı isme sahip ama “dış görünüşünün yanı sıra kişiliği de neredeyse mükemmel” olan Kang Da İn ile başlar. Bu durum, ona hayatının en büyük utancını yaşatır.
Üstüne bir de, “kusursuz görünüşe sahip olmayı hayal eden” Nam Bo Yeong ile vakit geçirmeye başlar. Böylece hayalini kurduğu kampüs günleri, umduğundan çok daha farklı ilerler.
Acaba Da-in, planladığı gibi mükemmel bir gençlik geçirebilecek midir?
“Mükemmel benliği” arzulayan gençler için kusursuz kampüs hikâyesi başlıyor!

Soylu Ailenin İşe Yaramaz Oğlu (Trash of the Count’s Family):
Kim Roksu, hayatını “Dayak yeme.” mottosuyla yaşar. Fakat “Kahramanın Doğuşu” romanını okurken uyuyakaldıktan sonra kendisini birden romanın önemsiz kötülerinden biri olan Cale Henituse olarak bulur. Bu karakter, yakında kahraman olacak olan Choi Han tarafından hayatının dayağını yiyecektir. Kim Roksu’nun bu kaderle yüzleşme anını zaman belirleyecektir. Kim Roksu, hikâyenin gidişatını değiştirip Choi Han’dan uzak bir hayat geçirmeyi başarabilecek mi?

Bir aileye uyum sağlamak hiç bu kadar zor olmamıştı. Genelevden kaçmak isteyen Grizz Benedict’e Virenhague ailesinin kızı olarak sahte bir kimlik teklif edilir. Yeni “ağabey”i onu hediyelere boğar ve kısa süre sonra kendini tamamen ona vermeye çalışır. Her şeyin felaketle sonuçlanacağını hissetmesine rağmen, Grizz bunu kabul edip etmemesi konusunda tereddüt eder…

Saf bir oduncu, cennetten düşmüş bir perinin kaftanını çaldığında, onu asırlar boyunca insanlar aleminde hapsolmaya mahkum eder. Günümüzde o peri, beklenmedik bir şekilde cinayetle suçlanan ünlü bir oyuncu olan Moran Cheon’dan başkası değildir. Sürgünden dolayı kırgın ve kızgın olan Moran, cinayeti soruşturmakla görevli polis dedektifi Jeha Sa’nın, asırlar önceki oduncunun reenkarnesi olduğunu keşfettiğinde intikam planının şekillendiğini görür. Bu esnada, ne kadar yaklaşırlarsa kayıp kaftanın nerede olduğu da o kadar ortaya çıkacaktır…
Kaftanını yeniden kazanıp cennete çıkmaya çalışan bir 21. yüzyıl perisinin intikam, nefret ve aşk hikâyesi.

Masum bir ofis çalışanıyken, tek sahip olduğum şey çarpıcı bir novel olan “Zehirli Elma”ydı. Üstüne üstlük, asılmadan önce zehirlenerek öldürülen Giselle Lloydsvin’in yerine reenkarne oldum! Ama suikastçilerin getirdikleri zehir pek işe yaramıyor? Hatta tadı meyve gibi!
“Birazcık olduğu için iyi olacaksın, o yüzden acele et ve iç.”
…Görünüşe göre kaderim de çılgın bir suikastçı tarafından eziyet edilmek var gibi görünüyor. Ancak, deli bir suikastçı olduğunu düşündüğüm kişi olan “Leniel”, aslında kötü adam olan “Wayne Ayore”un çırağı çıktı! Bu novelde hayatta kalabilmek için “Zehirli Elma”nın kötü karakterine çalışmaya karar verdim.
“Zehirlerin tadını ayırt edebilirim.”
“Zehir mi?”
“Evet.”
“Bu ne işe yarar ki?”
“Patronun zehirlenerek ölecek, bu yüzden onun zehir tadıcısı olabilirim.”
Ve böylece, kötü adamlara hizmet eden bir mağazada çalışarak hayatta kalabileceğimi düşündüm… “Patronum çok güçlü, onda garip olan bir şey var!” …Neden bu hayatımda da talihsizmişim gibi hissediyorum?”